26.11.09

Türk ırkçılığı ile yüzleşme yazıtı

[For Hurriyet Daily News readers: This link leads to my 617 cm. long visual artworks clickable preview image which is being formed with 33120 words from turkish racist readers published supportive comments on turkish news portals in 4 days after the racist attack against to kurdish Democratic People Parties (DTP) convoy in Izmir. HA]

22-23 Kasım 2009
Kürt Ulusuna, Kürt İnsanına Yönelik Gelişen Nefret Dolu

Türk Irkçılığı ile Yüzleşme Yazıtı

Aşağıda ilk 40 santiminin resmini gördüğünüz bu işim aslında yaklaşık 44 (43.57) santim eninde ve yaklaşık 617 (616.73) santim boyunda.
O üzerine tıklarsanız açılacak ekranınızda ama tıklamadan önce beni okumaya devam etmenizi öneririm.

2007 yılında "Nefret tünelinde Aşk" başlıklı çağrımı yaptığımda, internette, forumlar ve haber sitelerinde yazılan ırkçı mesajların ve ırkçı seslenişlerin karşısına türk ve kürt, türk ve arap, rum, ermeni ya da bu gibi çift ulusal kimlikli aşkların videolarını koymak istemiştim olası katılımcılar eliyle. Binlerce destek, onlarca katılım cevabının ardından "kimse videosunu bitirip de yollayamadığı için" iptal oldu sanat etkinliği...

Yani ırkçı nefret mesajlarının, yorumlarının evrilip de içinde yeralacağı bir şeyler yapmayı uzundur istiyordum.
O zamanlar kararım, bu nefret dolu satırları hiçbir zaman kendi başlarına yeniden dolaşıma sokmamak ve okutmamaktan yanaydı.

O günden bugüne çok şey oldu, çok şey değişti Türkiye'de.
Bugün 22 Kasım 2009 günü İzmir'de atılan taşlar, tekme, yumruk ve sloganlarla ırkçı saldırıya uğrayan DTP konvoyunun ardından önerdiğim "Dikilmesi mümkün 'İzmirli ırkçılar' heykel tasarımı"mın ardından, yaptığımla yetinemeyen bir noktaya geldim ve karar değiştirdim.

Ben birileri sorduğunda kendini İzmir Karşıyakalı diye tanıtan bir insanım.
Ankara'da doğmuş olmam, 23 yıl İstanbul'da yaşamış olmam bunu değiştiremedi.
Çünkü ben ilk kez o kentte aşık oldum, işkence gördüm, hapsedildim, aldatıldım, dolu dolu sevindim, deli gibi heyecanlandım, şiir yazdım.
Tam da 47. yaşımı doldurduğum bugün, bir "Türk ırkçılığı ile yüzleşme yazıtı"yla, yüzüm en çok yine İzmir'e dönük karşınıza çıkacağımı kim söylese inanmazdım.

Bu 6 metreyi aşan yazıt 1265 satır ve 33120 sözcükten oluşuyor.
Olayın olduğu 22 ve ertesi 23 Kasım günlerinde internette değişik haber sitelerinde ve her seferinde benim heykel tasarımıma da uğursuz bir ilham veren aynı fotografa bakılarak yazılan, olup bitenlere dair okuyucu yorumları...
Hepsi türkün, kürt ulusuna, insanına, özetle kürde kesif nefretini içeren zehirli ırkçılıkla malül.
Yaşadığım ülkede, İsveç'te ve dünyanın çok geniş bir bölümünde, bu yorumların her biri ayrı bir polis soruşturmasının konusu olabilecek, toplamı ise topluma yönelik, kültürel, siyasi ve yasal zeminde ırkçılık karşıtı kapsamlı bir programı devreye sokacak niteliğe sahip.

Bu kez karar değiştirdim ve böylesi bir uğrakta, böylesi bir yüzleşmeye, bu ülkenin ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için, çok düşünüp, taşınıp, bu yorumları olduğu gibi işime taşıdım.
Umarım yaptığım şeyin gücü, bu zehirin ikna çabasından daha güçlüdür.

Yine de 48 saatte bunların yazılabildiği ve mesela dün Çanakkale Bayramiç'te üç kürt erkeğini linç etmek için karakol zorlanır, kürt evleri taşlanırken, belki de milyonların o saldırganlarla aynı ilkellikte düşünebildiği, buna benzer yeni binlerce yorumu daha, peşi sıra günlük yaşantısının her anına ve internete de ekleyebildiği bir Türkiye ise karşımızdaki, bence bunu yapmam gerekiyordu.

Bu metinlerdeki zehiri şerbet bilenlerle değil, bu gerçekliği en az ben kadar bilenlerle de değil işim, geri kalanlarla...
Durum ne kadar vahim hala anlayamayanlarla.
Onlar okusun.
Onlar tıklasın sadece aşağıya...
Varacakları nokta beni bu işi yapmaya getiren noktaya yakın olursa en başta "Irkçılığa ve milliyetçiliğe Dur De!" girişimi olmak üzere bu gidişe karşı bir şeyler yapabilecekleri yerler, oluşumlar, örgütler var Türkiye'de bilsinler.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da içinde yeraldığı -her ırkçı saldırıda bir kürt kışkırtması arayan- bir tür kör aymazlığa düşmesinler olan bitenin anlamına dair.

Bu üretiminde çok zorlandığım, internete, size ulaşabilecek şekilde yüklenebilmesinin yolunu çok zor bulabildiğim işe dair iki teşekkür borcum var: Karım Leyla'ya ve Pınar Taşkıran'a. İyi ki varlar.

Uyarı: Aşağıda yeralan imge, yazıt, hatta belki de onurunu yitirmekte olan bir kentin (ülkenin?) olası mezar yazıtı, 6 metre boyunca sürecek olan çok zehirli, ırkçı nefret ve küfür cümlelerinden oluşmuştur. Çocukların yanında açılmamalıdır. Okumanın, ruhunuza kalıcı zararlar verebileceğini bilmelisiniz.

4 comments:

Bulent Gokay said...

Cok hayirli bir girisim bu yazit, gec de olsa acilen yuzlesilmesi gereken bir nefret durumu. Hakan Akcura'nin bu onemli girisimine belki de en guzel ve etkileyici tepki Pervin Misirlioglu'nun sozlerinde: "Nüfus cüzdanımı denize döktüm. Bulup çıkaran olursa hükümsüzdür ve hatta lüzumsuzdur."
Bulent Gokay

Eleştirel Günlük said...

Ben de surda birseyler karaladim.

Eleştirel Günlük said...

2500 kisi bir anda toplanabiliyorsa gercekten korkulacak bir durum...

Arda said...

hocam ben de izmir karşıyaka'danım. savaş, ırk taraftarı değilim. herkes barış içinde yaşasın isterim diğerlerinin bizden ne eksik ne fazlası var.. ama durduk yerde de olay çıkartıyorlar. izmir'deki bir konvoy sadece haklısınız.. ama için derinini unutmayın hocam, bunların parti kuruop meclise girmesi nedir? izmir'de bu şekilde olmasa diğer illerdeki gibi olaylar eminim yaşanacaktır