22.11.09
Dikilmesi mümkün "İzmirli ırkçılar" heykel tasarımı
(Olay aşağıda anlatılıyor. Ama yayınlanan bir tek fotograf bile daha iyi göstermiyor mu olan her şeyi aslında...)
BASINA VE KAMUOYUNA
İzmir’de bugün, 22 Kasım 2009 günü, Demokratik Toplum Partisi konvoyuna ve parti yöneticilerine taş ve sopalarla vahim bir saldırı düzenlendi. Olayı yaşayanların anlatımlarına göre Hatay Caddesi boyunca evlerin balkonlarında taşlar biriktirildiği ve bu taşların konvoya atıldığı, trafik polislerinin konvoyun önünü kesmesi ile zaten cadde kenarında konvoyun geçişini beklemekte olan insanların, duran araçlara linç etmek üzere taş ve sopalarla saldırıda bulunmasıyla olaylar başladı.
Yine olayı yaşayanların ve tanık olanların anlatımlarına göre; saldırganların çoğunluğu ‘kurt işareti’ yapmakta ve konvoydakilere yönelik olarak hakaret içeren sloganlar atmaktaydılar. Olay sırasında çok sayıda insan yaralandı ve araçlar zarar gördü.
Olay yerinde bulunan güvenlik güçlerinin saldırgan gruba etkili biçimde müdahale etmemesini, konvoyun güvenliğini almamasını, bu faşist saldırının ulusal basının büyük bir kısmında “vatandaş protestosu, DTP konvoyunda kavga, öfkeli kalabalık…” gibi sözlerle aktarılmasını endişe verici buluyoruz. Yaşananlar, bu saldırının bir anda ve kendiliğinden ortaya çıkan bir ‘öfke patlaması’ değil; günler öncesinden organize edilen, bilinçli ve programlı bir provokasyon olduğunun göstergesidir.
Planlı olduğu, yetkililerin haberdar olduğu ve yönlendirdiği yönündeki pek çok görgüye dayanan iddialarla gündeme gelen bu faşist saldırı Kürt ve Türk halklarının kardeşliğine gölge düşürmeye yöneliktir.
Geçtiğimiz yıllarda “duyarlı vatandaş tepkisi” diye başlatılan linç kampanyasının yeniden hayata geçirildiğinin göstergesi olan bu saldırı önümüzdeki günlerde Demokratik Toplum Partisi’nin yapacağı yurt gezileri açısından da kaygılanmamıza sebep olmuştur. Yaşanan ve yaşanacak muhtemel saldırılardan yetkililerin sorumlu olduğunu hatırlatıyor ve sürecin yasal olarak da takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.
23.11.2009 Pazartesi günü saat 12.30’da Konak Eski Sümerbank önünde pek çok parti ve demokratik kitle örgütü yaşanan saldırıya ilişkin basın açıklaması yapacaktır. Saldırıyı kınamak ve kamuoyu ile paylaşmak için biz de orada olacağız. [Basın toplantısında tasarımımı ellerinde taşımak isteyenler, yüksek çözünürlüklü kopyasını aşağıdan indirebilirler. HA]
Tüm duyarlı kamuoyuna duyururuz.
Saygılarımızla.
İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi
Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi
Bu fotograf haberle ilgili albüm sayfasından ve "En son haber" sitesinden alındı ama onlar nereden aşırdı, aslında onu bulmak lazım.
Tasarımın yüksek çözünürlüklü kopyasına aşağıdaki resme tıklayarak ulaşabilirsiniz. HA
Olay hakkında:
DTP’li dostlarımızın yanındayız
Türkiye’ye barışın gelmesini ne kadar çok istediğini “17. 500 faili meçhulü de unutmaya hazırız. Yeter ki barış gelsin, akan kan dursun… ” ya da “barışı görelim Allah canımızı alsın” gibi ifadelerle, yetkililere, basının da önünde, sık sık anlatmaya çalışmış olan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün de aralarında bulunduğu; mecliste 21 milletvekiliyle temsil edilen, Türkiye’nin binlerce noktasında yasayla koruma altına alınmış binaları bulunan bir siyasi partinin, Demokratik Toplum Partisi’nin yasal mitingine katılmak üzere, 200 kadar araçla havaalanından şehre gelen bir konvoy dolusu insan, canlarına kast edilecek biçimde ağır bir saldırıya uğradı.
Ellerinde taş, sopa, piknik tüp, sandalye, şezlong, lavabo taşı, bariyer demiri gibi öldürücü olabilecek nesnelerle, sırf Kürt oldukları önyargısıyla, yoldan geçen arabaların içindeki insanlara saldıranlar, tabii ki derhal tespit edilip yakalanmalı ve bunlara, ortaya çıkardıkları büyük hasar da dâhil, her türlü maddi ve manevi cezalar verilmelidir. Bunun görüntülü ve sesli kanıtları çeşitli basın yayın organlarında kamuoyuna sunulmuştur.
Bu olayda, saldırıyı başlatan ve polisin havaya ateş açarak dağıttığı grubun, sonradan tekrar toplanarak yürüyüş yapmasına izin veren ya da göz yuman tüm yetkililer sorumludur. Cana ve mala kastettikleri açıkça anlaşılan kişileri gözaltına almayan, konvoyun geçeceği güzergâhta yeterli güvenlik önlemi oluşturmayan, provokasyon olasılığına karşı istihbaratı varsa bile paylaşmayan bütün devlet memurları incelemeye alınmalıdır.
Konvoya saldırının MHP’nin sokak örgütü Ülkü Ocakları’ndan çıkan grupların bir araya gelmesiyle başladığı; aynı grupların, sonrasında bir yürüyüş yaparak tekrar aynı binaların önünde toplandıkları basında yer almıştır. Başta bu örgütlü saldırının olduğu bölgedeki MHP ve Ülkü Ocakları yetkilileri olmak üzere, MHP Genel Merkez yöneticilerine kadar pek çok kişi soruşturulmalıdır.
DurDe Girişimi olarak, “barış süreci”ne çok büyük destekleri olduğunu düşündüğümüz DTP’li dostlarımıza yapılan ırkçı-etnik milliyetçi saldırıyı kınıyor, hükümeti ve tüm devlet yetkililerini ilân ettikleri barış sürecindeki görevlerini yerine getirmeye davet ediyoruz. Barışa mal olacak her davranış ve tutumdan kaçınmak, herkesten önce, tüm masraflarını da karşılayarak, yaşadığımız ülkeyi yönetmesine izin verdiğimiz devlet ve hükümet yetkililerinin görevidir.
Irkçı saldırganlığa maruz kalan tüm DTP’li dostlarımıza geçmiş olsun diyor, barış yürüyüşünde yan yana yürümeye devam edeceğimizi bildiriyoruz.
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Girişimi
24.11.2009
İzmir usulü demokrasi
Faşizmin başkenti: İzmir
Taş atan sarışınsa problem yok mu yani?
Diyarbakır’da, ve bir kez daha ‘mesela me...’
Kaplan: Başbakan kafayı yemiş
‘Operasyonel’ vicdan, sahte belge...
Böyle devlet, böyle toplum
İlk taş İzmir’den
Ahmet Türk'ten 'gerginlik' açıklaması
DTP konvoyuna saldırı protesto edildi
DTP, İzmir Emniyet Müdürü ve Valisi hakkında soruşturma istedi
"MHP ve CHP Kışkırttığı Kitleyi Kontrol Edemiyor"
İzmir'de taş devri
"İzmir'de Barış İsteyenler Savaş İsteyenlerden Daha Çok"
"İzmir'deki 'Vatandaş Tepkisi' Değil, Faşist Saldırı"
Labels:
ahmet türk,
dtp,
hatay,
izmir,
ırkçılık,
kürt düşmanlığı,
mhp,
milliyetçilik,
saldırı,
üçyol
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
Sayın Akçura,
rastlantı sonucu sitenize ulaştım. Pekçok bilgiyi içerdiğini görünce detaylarıyla okumaya başladım. Ne yazık ki okudukça, sizin tarafsızlığınız bir gölgenin ardına saklanmaya başladı. Bizzat yaşadığım DTP İzmir kargaşasını oldukça taraflı ve tekyanlı bilgilenme sonucu edindiğiniz izlenimi yansıtan bir yazıyla aktardınız.
Bizzat yaşadığım diyorum çünkü, yol kenarına dizilen kalabalığın içerisindeydim ve her demokratik ülkede olması gerektiği gibi "sözlü" protesto yapıyordum. Derken, konvoyda yer alan bir aracın kalabalığın üzerine direksiyon kırması ve bir bayanı yaralaması sonucu kalabalığın protestosu öfke patlamasına dönüştü. Yazınızda aktardığınız "balkonlara taş stoklama" olayı tamamen gerçek dışıdır ve siz veya size aktaranların uydurmasıdır.
Olaylara yanlı yaklaştığımız sürece, sadece olayların birer aktörü olarak kalırız. Oysa 'aydın' sıfatını kendimize yakıştırmamız ve dahası onu hak etmemiz ancak olayların analizini doğru yapmak ve olayları doğuran sorunların çözümüne yönelik çaba sarfetmemizle mümkündür.
Bilgilerinize sunar, çalışmalarınızı takip etmeye devam edeceğimi bilmenizi isterim.
Saygılarımla,
Kemal Denizer
İzmir
Post a Comment