2018 yılının Ekim ayında Yunanistan'ın Thebai / Thebes antik kenti ya da diğer, yeni ismiyle Thiva'da katıldığım Sphinx 2018 Festivali'ne dair...
Thebai "Sphinx Saklı Festivali"nin kurucusu, sanatsal lideri, sevgili Konstantinos, fotografın sağında yeralıyor. 2010'da Samotraki (Semadirek) adasındaki bir başka etkinlikten dönerken Aleksandrapolis'te (Dedeağaç) tanışmış, üç yıl önceki ilk festivalde yine birlikte çalışmıştık Thebai'de. O, kentin geçmişi, felsefenin derin vadileri, yunan mitolojisinin öyküleri ve günümüz dünyasının cebelleşmemiz gereken büyük sorunları arasında akıp duran düşünceleri, okumaları, tezleriyle ama en çok, bir yandan şimdiden yüzlerce gencin, çocuğun öğretmeni olurken, bir yandan varettiği bu festivalde, eski, yeni öğrencileri ve diğer gönül verenlerle gerçekleştirdikleriyle, doyumsuz sohbetlerimizle, en saygı duyduğum dostlarımdan...
Bu yılki festivalin ana temasının, her ne kadar yine geçmişle kurulan metaforik bağlantılarla dile getirilmiş olsa da, hepimizin başına örülen büyük tuzakla ve o tuzağı bozguna uğratabilecek önerilerimizle ilgili olacağını aktardığında, ona şunu dediydim:
"Ben bu yerkürenin hemen her yerinde, her katmanda, her kendi halinde, iyi insanın başına örülen o karmaşık büyük tuzak, tuzakların tek türde çözücüsü, bozucusu olduğuna inanıyorum: Yerkürenin her yerinde, bu boka batan dünyaya karşı yeni tür ilişkilerle yeni türden ve genellikle rizomatik üretimlerde bulunan insan grupları."
(Botanik ve ağaçbilimde: Köksap veya rizom, genellikle toprak altında bulunan ve yukarı doğru filizler, aşağıya doğru kökler veren kalın, yatay gövde birliktelikler. Felsefede, özetle: Deleuze ve Guattari'ye göre, veri temsili ve yorumlamada çoklu, hiyerarşik olmayan giriş ve çıkış noktalarına izin veren teori ve araştırmalar toplamı.)
Devam etmiştim:
"Ve ben bu türden insanlarla üç yıl önce, tam da bu festivalde tanışmıştım. Festivalin gönüllüleri... Ya da onların isimlendirmesiyle Sphinx üyeleri. Ben tam da o insanlar hakkında, onlara odaklanan bir iş yapmak isterim."
İki ay düşündüm, bir şeyleri yapmaya İsveç'ten başlayabilir miyim diye, kamera açarak, konuşmaya yazışmaya başlayarak...
Vazgeçtim ve kendimi zora soktum.
Metaforik bir ortak küçük yolculuklar toplamı inşa etmeye karar verdim. Topu topu beş gün içinde, festivalin yedi gönüllüsü/üyesi ile, antik Thebai kentinin yedi kapısına doğru birlikte yürümek, kapıların belli ya da belirsiz yerlerini eski yeni tüm veriler, haritalar, bulgular eşliğinde ararken, sık sık oturup konuşarak, düşünerek, yeniden sorup, yeniden cevaplayarak, onları tanımak istedim.
Kente varınca öğrendim ki, gönüllülerin önemli bir bölümü, üç yıl öncekiler değildi. Bulabilecek miydim aynı niteliği yenilerinde?! Başlamak, tek çözümdü.
Bazı günler iki ayrı gönüllü, bazı günler tek gönüllüyle, toplam yedi Sphinx emek vereni, üyesi ile Thebai'nin yedi kapısına yürüdük. Bana hem kalplerini, hem beyinlerini açtılar, güvendiler, sağolsunlar. Konuştuk, sorduk, cevapladık karşılıklı. Düşündüm ardından, aldığım dersleri, öğrendiklerimi, onlarla aramızda uçuşan ve son sanatişimde yeralmasını istediğim kavramları yazakoydum. Sadece bende kalacak bilgileri sakındım.
Yazdığım her sözcük ancak onların kendi diliyle, onlara ve kentin geneli olup bitene kayıtsız ya da tepkili insanlarına ve geri kalan ilgili insanlara ulaşırsa istediğim sonuca ulaşabileceğim için, onları, 45 yıllık arkadaşım, ortaokulu birlikte okuduğum, gençlik yıllarımda sosyalizm için birlikte sokaklarda mücadele ettiğim, eski yoldaşım, her daim dostum aslen Rodoslu türk-yunan Metin'e yolladım.
O, benim insafsız uzun cümlelerimi büyük bir sabır ve herkesin dediğine göre, olağanüstü bir ustalıkla yunancaya çevirdi. Şükranımla!..
Her gün çektiğim fotograflar, kullandığımız veriler ve haritalar, düzenlediğim çevrilmiş cümleler ve sözcükler basıldı. Son gün, cuma günü, sözverdiğimiz saatte toplam kolajı oluşturmak için sadece iki saat kaldığında, Konstantinos ve ben, onun atelyesinde, yalnız ve ter içinde koşturmaya başladık. Biraz geciktik ama yetiştirdik.
İşin içinde de yeralan cümlemle "Hayatımda yedi yeni kapı daha açıldı diyebilirim, rahatlıkla."
Yedisine de, bu yürüyüşlere katılamasa da her gün yeniden tanıyıp, öğrendiğim tüm diğer gönüllülere de birilikte varettiğimiz bu iş için teşekkür ediyorum.
Sanatişinin içerdiği cümle ve sözcükler:
"Geçtiğimiz hafta boyunca, Sphinx Festivali'nin yedi gönüllüsüyle, Thebes antik kentinin yedi kapısına yürüdük. Konuştuk. Birbirimize sorular sorduk, cevapladık. Size burada sunduğum, bende kalan izlenimler. Hayatımda yedi yeni kapı daha açıldı diyebilirim, rahatlıkla. Hepsine teşekkür ederek...
Hakan Akçura
Tasos bana 17 yaşın gençliğinde, öğrenir, öğrenmeye acıkır, yeniden öğrenirken, bir yandan yarına ne kadar sakin bakılabileceğini öğretti.
“Ben iyimserim. Her şey daha iyiye gidecek. Mücadele edeceğiz ve o günleri kuracağız.”
Angelos bana, insanlığın amansız bir uykuda olduğunu düşünür, geleceğe kaygıyla bakarken, bir yandan ne kadar derin, sevgi dolu ve alçakgönüllü olunabileceğini öğretti.
“Herkes derin bir uykuda! Hepimiz, her şey daha da kötüye sararken, uyuyoruz.”
Filio bana, uzun yılların ardından, o yıllar yaşanmamışçasına, kendini yeniden bulmayı isteyip, ne kadar genç bir heyecanla, “buldum, varım” neşesine ulaşılabileceğini öğretti.
Eleni bana, kendinde gücü arar, düşlerini gerçekleştirmek ister, ama bunu başarabileceğine pek de inanamazken, yine de ne kadar ısrarlı ve istekli olunabileceğini öğretti.
“Bu kentin insanları, tek tek, kendi deliklerinde yaşıyor. Oradan çıkıp bakıyor, sonra geri deliklerinde uyumaya gidiyorlar.”
Joanna bana, hemen tüm seçimlerinden memnun da olsan, sanatla dolaysız ilişki kurunca, günlerin, gecelerin, yeni ve heyecan verici bir dengeyle nasıl akmaya başlayabileceğini, bunun bu hüzün verici dünyada ne kadar önemli olduğunu bir kez daha öğretti.
"Sphinx Festivali'yle, önümdeki küçük kapıyı açtığımda, bulduğum yepyeni bir dünya oldu."
Zografia bana, seçmediğin işleri yapıyor olsan da, sanatın dönüştürücü gücüne inanınca, cesaret, umut ve enerjiyle varolmanın olanaklı olduğunu bir kez daha öğretti.
"Bu kentin insanları, değişik olana, yeni olana açık değil. Görmezlikten gelmeyi seçiyorlar, ama bilmeliyiz ki değişim yavaş olur."
Pepi bana, dostları, düşleri, gücü, merakı, seçimleri ile kendiyle gurur duyan bir kadının, karşılaştığı, dokunduğu her yeni insana ne kadar büyük umut, ne kadar çok sevinç verebileceğini, bir kez daha öğretti.
"İnsanlarım, benim gücümdür."
"Ülkeni sevmek, her şeyiyle, içindeki herkesle sevmektir. Milliyetçilerin bilmediği bu."
"Sadece dayanışma ve direniş değiştirir. Bir de sanat!"
Alçakgönüllülük
Sebat
Sakinlik
Israr
Masalların diline inanmak
Dostluk
Dayanışma
Umut
Yalnızlıktan korkmamak
Yeni türden birliktelikler arzulamak
Duruluk
Gerçekçilik
İstemeyi bilmek
Paylaşmayı bilmek
Mücadele ederken sabırlı olabilmek
Hüzün
Mutluluk
Şiir
Sahicilik
Ulusal gurur
Can vermek
Yılmamak
Neşeyi hep korumak
İnanç
Kararlılık
Yaşamın bir değil, birçok alanında gönüllü olmayı bilmek
Az insanla derin dostluklar kurup, onları her zaman bırakılan yerde bulabilmek
Savaşsız ve kimsenin mülteci olmayacağı bir dünyayı düşlemek, bunun bugüne yön veren o amansız güçlerin varlığında nasıl olanaklı olabileceğini bilememek
No comments:
Post a Comment