30.12.09
JİTEM var mı, yok mu?
Önemli not: Bu fotoğraf ve belgeler sadece yanı sıra "Abdülkadir Aygan arşivi / Hakan Akçura / open-flux.blogspot.com" kaynak bilgisi eksiksiz yeralırsa, yazılı, görsel ve elektronik medyada alıntılanabilir ve yayınlanabilir.
Genelkurmay Başkanlığı, Diyarbakır 3. ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda, başkanlık bünyesinde ''JİTEM'' adında kurulmuş herhangi bir birimin mevcut olmadığını bildirdi.
Aralarında terör örgütü PKK itirafçılarının da bulunduğu 11 sanıklı ''JİTEM'' davasında Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdiği ve ''JİTEM adlı bir birimin olup olmadığının, var ise hangi tarihte kurulduğunun, faaliyetine devam edip etmediğinin, iddianamede belirtilen kişilerin kuruluşa üye olup olmadıklarının'' sorularını içeren yazının cevabı mahkemeye ulaştı.
Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ulaşan ve Genelkurmay Başkanı namına Ceza Hukuk İşleri Şube Müdürü Hakim Albay Orhan Önder imzalı yazıda, ''Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulmuş (JİTEM) adında herhangi bir birim mevcut değildir'' denildi.
(29 Aralık 2009 tarihli gazeteler)
2009 yılı bitmeden, Genelkurmay hala JİTEM'in varlığını inkar ederken, yani ilk kez yayınladığım 2008 yılı haziran ayının üzerinden tam 18 ay henüz daha geçmeden "Gerçekler Bilinsin Yeter"i bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyor ve yeniden o zamanki cümlelerimle sesleniyorum hepinize:
"...videoyu -sadece Türkiye'nin sanat ve kültür ortamına değil, on yıllara yayılan acıların ve akan kanın tartışıldığı tüm gündelik yaşam zeminlerine de - sunuyorum. Tüm siyaset, medya, hukuk kimlik ve kurumlarının bir kez daha sorumluluk ve samimiyetlerinin sınanacağı bir döneme bahane olsun, tek tek her Türkiyeliye daha aydınlık bir gelecek için, gerçeğin bilgisi, gücü ve yolgöstericiliğini taşısın diye..."
"... Basın, medya, ülkede gelişen yaygın milliyetçilik ve ırkçılıktan payını aldı. Madem müşterim bu nitelikte, ben de ona göre yayın yapmalıyım diyerek, korkak, özgüdüm ve özsansürlü bir haberciliğe saptı. Bu utanç verici gazeteciliğin dışında kalan çok az sayıda örnek olduğunu çok rahat söyleyebilirim. ”Kadir’in hikayesi”, TSK, bünyesinde bir zamanlar bu ölçüde yasadışı bir cinayet şebekesi kurulduğunu kabul edene, bundan dolayı özür dileyene ve dönemin sorumlularının bulunması, yargılanması için elindeki tüm belge ve bilgileri açıklayana kadar, ya da ne bileyim, savcılarımız Kadir’in nerede olduğunu, şu anda ne yaptığını, zamanında ve şimdi kimlerin koruması altında olduğunu bu videoda ihbar ettiği katillerin yakasına yapışıncaya kadar hep ”yeni bir hikaye” olarak kalacaktır. Ne yazık ki!"
Hakkında sadece yayınlandıktan hemen sonra Tempo dergisinin cesur genç gazetecilerinin, Radikal'de Ahmet İnsel ve Sezgin Tanrıkulu'nun ve geçtiğimiz ay içinde ABD'de halk televizyon kanalı PBS'in Worldfocus programının haber yaptığı, oysa Türkiye'deki tüm belli başlı tv kanalı, gazete ve dergilerin bu 18 ay içinde defalarca izlediklerini bildiğim videoyu, sadece internet üzerinden hiçbir güçlü tanıtımdan, bilgilendirmeden destek -nedense- alamayarak 20 binin üzerinde insana ulaşan bu "JİTEM'in inkar edilemez varlığının en güçlü belgesini" bir kez daha sunuyor ve sizlere okurlarınıza, seyircilerinize karşı sorumluluğunuzu bir kez daha hatırlatıyorum:
"Gerçekler bilinsin yeter"
(Üç ayrı kimliğiyle Abdülkadir Aygan'ın ya da Türkiye'nin karanlık 22 yılının portresi)
Hakan Akçura 210.35 dakika Stockholm, Haziran 2008
Önemli not: Bu videoyu, ticari olmayan kaygılarla, kişisel izlenme ve yükleme niyetiyle istediğinizce yaygınlaştırabilirsiniz.
Gazeteler, TV kanalları, haber siteleri, bu videonun akan ya da sabit görsellerini, ancak iznimle ve ismimi, eserin ismini ve yayınlandığı bu blog sitesinin linkini vererek yayınlayabilir. Aksine kullanım, cezai yaptırım nedenidir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment