17.10.09

Pis Hikaye: Söz çoğaltmak, müdahil olmak, özgürlük alanını genişletmek için...

18 (17*) sanatçının ortak sergisi "Pis Hikaye", 23 Ekim cuma günü saat 18.00’de BM Suma’da açılıyor.

18 (17*) sanatçının örgütlediği "Pis Hikaye" sergisi 23 Ekim - 25 Kasım 2009 tarihleri arasında BM Suma’da olacak.
Pis Hikaye, münferit vakalardan kadim acılara, yakın tarihimizin izdüşümlerinden gazete sayfalarında birbiri ardınca akıp giden gündelik haberlere kadar içinden geçmekten bir türlü kurtulamadığımız hassas iklimlerin kimi görünür, kimi gizli izdüşümlerini ele alan işlerden oluşuyor. Abdülkadir Aygan, Şaban Çelen (Kız Şaban), Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz, Necdet Adalı, Kenan Evren gibi ya aklımızdan hiç çıkmayan ya da hayal meyal hatırlanan isimler, toplumsal şiddet, nefret ve ayrımcılık kültürü, demokrasi, barış ve eşitlik ülkülerinin içinden çıkamadığı açmazlar, toplumsal hafıza(sızlık), gerçeklik algısı (manipülasyonu) ve farkındalık (yitimi) kafa yorulan konular.

Yaşama hakkının gasp edilmesini, ölümler, toplumun ruhuna işleyen şiddet, tahammülsüzlük ve ayrımcılık, artık mahkemelerde ve medyada dillendirilir olan ideolojik ya da mafyatik suç örgütleri, hatta devletin kendisiyle açıklanmak yerine birer münferit vakaya, rakama, istatistiksel girdiye indirgenen, faillerin kayırıldığı, toplum gözünde temize çıkarıldığı ya da görünmez kılındığı baskın bir atmosferden beslenen bir sergi bu. Bu atmosferin bireyleri nasıl insanlar, toplum ve dünyayı nasıl bir yer haline getirdiğine sanatçıların kimisi hemen yanı başımızda ve bugün görünür olan üzerinden, kimisi kadim olgulardan, kimisi de öznel duygulanımlardan hareketle yaklaşıyor.
Serginin bir diğer boyutu ise oluşturulma ve örgütlenme biçimi. Mahmut Koyuncu ve Yahya Madra’nın metinlerinin eşlik ettiği sergide, tüm bu meselelere kafa yoran 18 (17*) sanatçı “Pis Hikaye”lerimizle nasıl başa çıkacağımıza dair önerilerini kolektif bir yaklaşımla bir araya getiriyor. Bu eylem sergi, tüm açmaz, çıkmaz ve eleştirilere rağmen, sanat ortamı/piyasası/endüstrisi içerisinde kendi sözünü çoğaltmanın, siyasi ve kamusal alana sanat yoluyla müdahil olmanın, özgürlük alanını genişletmenin yordamını araştıran/işaret eden bir araya gelme pratiklerine dair de bir önerme içeriyor. Bir yandan hem toplum ve dünya düzeniyle hesaplaşırken, bir yandan da yaygın ve baskın “sanat” ve “sanatçı” tanımlarını sorguluyor. Sistemle nasıl uzlaşırız yerine birbirimizle nasıl uzlaşırız sorusunu soruyor.
Yeşim Ağaoğlu, Hakan Akçura, Evrensel Belgin, Neriman Polat, Murat Morova, Fulya Çetin, Nalan Yırtmaç, Canan Beykal, İlhan Sayın, Hakan Gürsoytrak, Erdağ Aksel, Murat Başol, Burak Karacan, Aktif Kolektif, Çağrı Saray, Vahit Tuna (*), Extramücadele ve Serpil Odabaşı’nın resim, fotoğraf, şablon, yerleştirme, yazı, heykel ve video gibi farklı tekniklerdeki bireysel ve kolektif çalışmalarından oluşan “Pis Hikaye”, 25 Kasım’a kadar BMSuma’da.

Deniz Erbaş, 2009

(*) Not: Vahit Tuna, bu basın bülteni yayınlandıktan dört gün sonra "işinin sergiye yetişemeyeceği ve sırf sergiye katılmak için başka bir yapıt vermek de aklına yatmadığı" gerekçesiyle sergiden çekildi. Dolayısıyla ilk basın bülteninde 18 olarak açıklanan sanatçı sayısı 17'ye düştü.

BM Suma Çağdaş Sanat Merkezi
Voyvoda Caddesi, Yanıkkapı Sokak
No:3 Kat:2 Karaköy
Tel: 0212 3615861


Sergiye iki işimle katılıyorum.

İlki "Gerçekler bilinsin yeter" (Üç ayrı kimliğiyle Abdülkadir Aygan'ın ya da Türkiye'nin karanlık 22 yılının portresi).

2008 yılının haziran ayında internet üzerinden yaygınlaştırdığım 3.5 saatlik videom. Şimdiye kadar internet üzerinden en az 17 bin kişinin izlediği, birçok kapalı kahvehane ve anfi gösterimi için kopyasını her isteyene yolladığım, hakkında sadece daha en başlarda Tempo dergisinde bir röportajın ve daha sonra Radikal 2'de Ahmet İnsel ve Sezgin Tanrıkulu imzalı bence çok önemli bir makalenin yayınlandığı ama öte yandan bu bir buçuk yıl boyunca videonun içerdiği akan görüntülerin ve fotografların, yasa ve ahlak dışı bir biçimde ATV'den Kanal D'ye, Samanyolu TV'den internetin onlarca haber sitesine kadar medyada, isim vermeden, çoğunda kendi üretimleriymişçesine kullanılmasından geri durulmadığı videom.









Televizyon kanallarının yasa ve ahlak dışı yayınlarından iki örnek

Hakkında yazılacak olası bir haber için Taraf gazetesiyle, videonun tamamının kanalda gösterilmesi ihtimali için Hayat TV ile aylarca yazıştığım, her iki süreçte de onların büyük bir istekle başlattığı bu yazışmaların bir gün "aslında biz Aygan'a ulaşmak istiyoruz, bunu sağlar mısın?" (Taraf), "Yönetim videoyu kesip biçmeden yayınlamak istemedi" (Hayat TV) türü cümlelerle kesildiği videom.

Yayınlandığı linkin ve hakkında yayınladığım ilk basın bültenimin içeriğinin bir buçuk yıl boyunca hiç aksatılmadan her gün en az iki kere Doğan medya kuruluşlarınca ziyaret edildiği ama yukarda sözünü ettiğim İnsel-Tanrıkulu makalesi dışında hakkında tek satır haberin yapılmadığı videom.

Açıkçası çok merak ediyorum, görünüşte içeriğini yaygınlaştırmayı en istemesi gereken kuruluşların bile varlığını görmezlikten geldiği "Gerçekler bilinsin yeter"in bu ilk halka açık gösterimini Türkiye medyasında kim, nasıl duyuracak ya da duyuran olacak mı?

Sergilenecek ikinci işim ise "Şahmeran: Ceylan'dan bize kalan" . Ceylan ve adalet için yapılan her eylemde, kimin elinde havaya kaldırıldığını görsem sevindiğim şahmeran tasvirim.

Birbirinden özel işleriyle yanımda yeralacak tüm arkadaşlarımla birlikte hepinizi 23 Ekim'de BM Suma Çağdaş Sanat Merkezi'nde açılacak "Pis Hikaye"mize bekliyoruz.


No comments: