22.2.09

İsveç'teki ilk kişisel sergim açılıyor: "Dikkat! Sıkışma riski..."

"Sıkışmak bir olgu… Kimsenin özellikle seçtiğini düşünmediğim durum. Maruz bırakıldığımız… Ya da yolun başında, yol boyunca alışkanlıkla seçtiklerimiz yüzünden sonuçta nedeni olduğumuz, sorumlusu olduğumuz… Bu yerkürede, anayurdumda ve bu ülkede önyargılarımızı imal eden ve zevkimize sunan imalathaneler elbette ki yok. Bir yaşı geçtikten sonra anamıza ya da babamıza neden bu kadar benzemeye başladığımızı düşünen şaşkınlarız biz. Belki tek bir hayır ya da evet'i ile ne kadar çok şeyi ve zincirleme bir süreci değiştirebileceğini de bilmeyen... Çok mu severiz o maskelerimizi? Çok mu özel o gözlerimizi kanırta kanırta birbirimize yolladığımız bildik, onlarca, yüzlerce yıllık mesajlarımız? Ne kokuyor böyle serin parfümlerimizin ardında? Hangi göçmen mahallesine en son ne zaman gittik? Ne kadar çok benziyor birçoğumuz birçoğumuza… Saçlarının asimetrik kesim modelleriyle ve o sanki bu dünyayı "becermiş" rahatlıklarıyla ne de farklı o kültür insanlarımız! Var ya, kokan şey en çok yalnızlığımız, çürük mü çürük… Üstelik bu kadar yaralı ama sıcak el, bu kadar acılı ama cesur gülümseme varken bizi bekleyen. Sıkışmak bir olgu… Kimsenin özellikle seçtiğini düşünmediğim durum. Maruz bırakıldığımız… Ya da yolun başında, yol boyunca alışkanlıkla seçtiklerimiz yüzünden sonuçta nedeni olduğumuz, sorumlusu olduğumuz…"
Hakan Akçura, 21.02.09

İsveç'te hemen her asansörde olması gereken bir uyarı etiketi vardır, çok kanıksadığımız: "Varning för klämrisk!" Yani: Dikkat! Sıkışma riski...

Aslında bu sergiyi kurgulamamın, bu uyarı etiketini yeniden kaleme almakla başladığını yazsam yalan olmaz. Sözkonusu ana uyarının ardından gelen iki satır der ki: "Farligt att transportera gods i hissar som saknar innerdörr eller fotocell." Yani: İç kapısı ya da fotoseli olmayan asansörlerde eşya taşımak tehlikelidir. Bu uyarının görseli olan çizim de bu tehlikenin istenmeyen sonucunu gösterir: Taşıdığı büyük çöp arabasının kenarı asansörün kat çıkıntısına sıkışan bir adamın kimi zaman boynu, kimi zaman göğsü, asansör aşağı inerken arabayla asansör tavanı arasına sıkışır (ve kırılır? ölür?) Etkileyici ve acımasız bir imgedir.

Ben bu iki satırı şöyle değiştirdim ve etiketi yeniden kurguladım: "Farligt att transportera själ som saknar uppriktighet eller mod". Yani: Ruhu açık yüreklilik ya da cesaret olmadan taşımak tehlikelidir.

Her şey bu cümle ile başladı ve ben adı bu olan Stockholm'deki ilk kişisel sergimi, bundan önce iki grup sergisine katıldığım Tegen 2 galerisinde açmak üzereyim. (27 Şubat 2009) Sergi 15 Mart'a kadar açık kalacak.

Sergide, şu videolarım sergilenecek: Bak, ne güzel denizkabukları! (2008), İşyeri isveççesi sınıfında İsveç kültürü ve işsizlik üzerine bir tartışma (2009), Catharsis (2008), Paydos vakti (2008), Hesa Fredrik (2009), Neden olmasın? (2009). Sergide ayrıca 2007 tarihli fotoğraf temelli "Asansörler asansörler - ya da gazete dağıtıcısı olarak bir sanatçının portresi" isimli iki düzenlemem yeralacak.

Aslında bu sergiye " Yeni İsveç" isimli yeni resim serimin en azından bir resmini de yetiştirmek istiyordum ama beceremedim. Yine de hala atölyedeyim ve bir sürpriz yapabilirim.

"Asansörler asansörler - ya da gazete dağıtıcısı olarak bir sanatçının portresi" isimli iki düzenlemem, Stockholm'de gece gazete dağıtıcısı olarak çalışırken bindiğim yüzlerce asansörde aynadan çektiğim kendi portrelerimden oluşuyor.

"Bak, ne güzel denizkabukları!"nda, bir çocuk ve akan yolun görüntüsü, oynayan çocukların sesleri eşliğinde iki yetişkin, bu dünyanın karanlık yüzü hakkında sohbet ediyor.

Yeni videolarımdan "İşyeri isveççesi sınıfında İsveç kültürü ve işsizlik üzerine bir tartışma"da, benim de katıldığım, İş Bulma Kurumu'nun dili yetersiz göçmenlere sunduğu bir kurs ama aynı zamanda staj adı altında birçok işyeri için aylarca sürebilen bir ücretsiz emek haznesi de olabilen "İşyeri isveççesi" sınıfındaki arkadaşlarımla isveççe yaptığımız İsveç kültürü ve işsizlik üzerine bir tartışmanın kaydını değişik zamanlarda çektiğim sıradan ve sıradışı Stockholm kent görüntüleri eşliğinde sunuyorum.

"Catharsis" -ki bu hafta Avustralya, Melbourne'da da "Human Emotion Project 2009" kapsamında sergilenmeye başlayacak- geçen yıl kamerama karşı rap yapan birkaç kafası kıyak coşkulu yeni göçmen gencin kaydını içeriyor. Bence bir tür tersten arınma ayininin kaydı... (Gelen bir izleyici -Gamze Hakverdi- yorumu şöyleydi: "Başka bir ülkeye gitmiş, dilsiz kalmış, kimliksiz kalmış kişilerin, o ülkeye götürdükleri dillerini 'duyulur' kılma çabaları ve bunu yaparken de kendi tınıları yerine 'rap'i kullanarak entegre olmaya çalışmaları.")

"Paydos vakti", bir başka 'kayıt" videom ve buranın en bilinir, merkezi, diğer adı "alışveriş" olan caddesi Drotninggatan'daki (Kraliçe Sokağı) sokak çalgıcılarını biraz farklı bir açıdan görüntülüyor.

Yine yeni videolarımdan "Hesa Fredrik", çok kısa (1.48 dak.) Buraların en tuhaf adeti olan, her ayın ilk pazartesi günü, saat 15:00'de çalan, herkesi olası bir hava saldırısı karşısında hazır mı tuttuğu yoksa giderek daha kayıtsız mı kıldığı tartışılır olan güçlü uyarı sirenlerinin sesini, birbiri üzerine binen iki olguya dair kaydımla birleştiriyor: Sahte brezilyalı dansözlerin sokak gösterileri ve afgan mültecilerin açlık grevi. (Bu sirenlerin argodaki adı Hesa Fredrik, yani "sesi -bağırmaktan- kısık Fredrik". Hasbelkader İsveç'in şimdiki Başbakanı ile adaş... )

Diğer yeni videom "Neden olmasın?" ise, sayısının bayağı kabarık olduğunu -yüz binleri bulduğunu- düşündüğüm gizli ve tabii ki diğer az sayıdaki bilinir, gürünür isveç ırkçısının kabusu olabilecek çok basit bir öneriyi, olasılığı kurguluyor: Metroların kaydedilmiş, yol yordam, durak belirtir mükemmel isveççe konuşan kadın sesinin, 25 yıldır buralarda yaşayan bir göçmenin sesiyle yer değiştirmesi. Küçük bir aksan sorunu yani sadece!
Yukardaki görseller:
1. Alışıldık "Dikkat! Sıkışma riski..." etiketi
2. Benim sergi afişi için yeniden kurgum...
3. Asansörler asansörler -ya da bir sanatçının göçmen gazete dağıtıcısı olarak otoportresi- 1
4. Hesa Fredrik'ten bir kare.

No comments: