Radikal’de “Gerçek Diyalog”a dair 2 Ekim 2006 günü yayınlanan haberin ardından aynı gece NTV’ye bağlandım. 20 dk. sesimle konuk olup etkinlikten sözettim, Banu Güven'in sorularını cevaplama fırsatı buldum. NTV set ekibi kolay kolay görülmeyecek bir dayanışma örneği olarak, "Gerçek Diyalog"un sorularını gün boyunca cevaplarken kendilerini çekmişler ve katılım olarak bana yollamaya, sözkonusu bültende de tüm izleyicilere örnek olarak sergilemeye karar vermişlerdi. Bana yollayacaklar. O gece kayıtlarında ancak seslerini duyabildim, sevindim ama daha izleyemedim.
Bu her iki -Radikal, NTV- örnek dayanışma örneğinin ardından birçok maille soru, katılım kararı bana ulaştı. Kader bu ya, Radikal gibi NTV de program sırasında altyazıyla izleyicilerine ileteceğini açıkladığı bu blog sitesinin linkini ( http://open-flux.blogspot.com/ ) teknik bir arıza nedeniyle yayınlayamadı.
O günlerin ardından, özellikle de gelen maillerdeki soruların bolluğundan, katılımcı adaylarının arada bakıp bilgi tazeleyeceği, gelişmelerden haberdar olacağı sürekli bir linkin bilgisini onlara iletmek ne kadar elzem anladım. Anladığım ve bir diğer daha önemli şey ise, bu etkinliğin duyurularının çok daha yaygınlaşması için gereken yolları bulmam gerektiği.
İstanbul İsveç ve TC Stockholm büyükelçiliklerine yönelik birbirinin eşi iki destek çağrısı kaleme aldım. Sırayla yolluyorum. Bu mektup ve başvurularda, neye ihtiyacım olduğunun açıklaması şöyle: "ihtiyacım öncelikle çok yaygın bir tanıtım ağı oluşturabilmek. Türkiye ve İsveç medyasında yaygın duyurular yayınlayabilmek. Elime geçecek yüzlerce, belki binlerce kaydı kurgulayıp son haline getirebilecek, değişik dilleri birbirine çevirebilmemi ve videolara altyazı olarak ekleyebilmemi sağlayacak parasal desteğe sahip olabilmek. Etkinlik sonuçlanınca İsveç'te ve Türkiye'de sergileme mekanları bulabilmek, gerekirse kiralarını ödeyebilmek. Bu sergilerin her iki dilde kataloglarını, davetiyelerini ve afişlerini bastırabilmek." Yani az değil. Üstelik bu desteği talep ettiğim yerler de yalnızca bu iki büyükelçilik değil... Her türlü ve biçimde desteğe açığım.
Bir başka önemli gelişme de, katılımcıların eğilimleriyle ve onların uyarısının ardından,"Lagom"a dair soruyu Türkiyeli kullanıcılara sormaktan vazgeçişimle ilgili. Şimdiye kadar bu biçimde kaydedenler tabii ki kabulüm olacak. Ama bundan sonrası için, ikinci soruyla İsveç toplumunu nasıl lagomla yüzleştiriyorsam, Türkiyelileri de bizzat kendi toplumsal statükolarıyla yüzleştirmem gerektiğini düşünüyorum. Orhan Pamuk'un Nobel'i alması ile tam da isveçlilerin Türkiye'ye yönelik gözü, türkiyelilerin de İsveç'e yönelik gözü bu kadar açılmış ve odaklanmışken...
İkinci soru, Türkiyeli katılımcılar için şöyle değişti: "Türkiye’de giderek yükselen yeni milliyetçilik hakkında ne düşünüyor ve ülkenin geleceğine nasıl bakıyorsunuz?
Birçok şeyin sıradışı olduğunu biliyorum:
Böylesi bir açık katılımlı, sonu belirsiz sanat etkinliği,
Bir sanat etkinliğinin yaygınlaşması ve oluşması için kullandığım tüm yöntem ve araçlar,
Sürecin nasıl ve neden böyle aktığına dair sizleri bilgilendirme isteğim,
Bu sanat etkinliğinin "niteliğini" katılımcılarla birlikte kısmen de olsa değiştirebilme rahatlığım.
TC Stockholm Büyükelçiliği beni gelecek hafta toplantıya çağırdı. Siteye koymak için NTV gece programının ve dolayısıyla katılımlarının filmini bekliyorum. İsveç İstanbul Büyükelçiliği'ne yönelik mektubumu bugün yolluyorum. Katılımını bana CD ya da DVD olarak yollamak isteyenler için -ki sayıları hiç az değil- gereken posta kutusunu edinebilmek için bir dernek kuruyorum (İsveç'te kişisel posta kutusu kiralanamadığını bu sayede öğrendim). Size bu blog’u yazıyorum. "Gerçek diyalog" ise büyüyor.
No comments:
Post a Comment